SİTEME HOŞGELDİZZ
 
  Ana Sayfa
  kral sohbet
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  AşK ŞiirLeRi
  resimli aşk şiirleri
  GAZETE OKU
  HAREKETLİ EKART ŞİİRLER
  AŞK HİKAYELERİ
  iLK AŞKLARINIZI PAYLASIN
  aşkınızı bide haritadan bakın
  AşK SÖZLERİ
  AŞK İKONLARI
  AŞK VİDEOLARI
  AŞK ÖLÇER
  TÜRKİYEYİ TANIYALIM
  OYUN BÖLÜMÜ
  YARIŞMA
  radyo dinle
  MEDİA PLAYER
  online kuran-ı kerim
  fıkralar
  ŞİİR DİNLETİSİ
  yarısma ve sohbet
  ANİMASYONLAR
  CANLI MAC SONUCLARI
AŞK HİKAYELERİ

S
E
R
K
A
N
b
u
r
c
u

Aşk Kapıyı Çalınca
Sevgi Aşk Hikayeleri

Hep özlediğim, beklediğim aşkın böyle aniden kapımı çalıvereceğini, izin almadan yüreğimde bir köşeye yerleşeceğini hiç düşünmememiştim. Göz göze geldiğimiz anda. Başımdan aşağıya buzlu su dökülmüş gibi hissettim.
Bakışları içimi titretti, bilmediğim, tanımadığım bir dünyanın kapıları açılıverdi önümde... Kimde, neydi, hangi sınıfta öğrenciydi, daha önce onu görmemiştim. Bütün gün bu sorularla boğuştum. İlk şoku atlatıp kendime geldiğimde okulda onu aramaya başladım. Gerçeği öğrenmem hiç zor olmadı tabii ki! Suratıma tokat gibi çarpan gerçeği...
 

O okulumuzda yeni görev yapmaya başlamış bir öğretmendi çok genç olduğu için öğrencilerden ayırt etmek mümkün değildi. Böyle şeyler yalnız filmler de olur sanırdım. Oysa ben sırılsıklam aşık olmuştum. Gözleri başımı döndürecek kadar güzel olan yalnızca adını ve öğretmen olduğunu bildiğim biri, kısacık bir zamanda hayatımı değiştirivermişti.

       Ona aşık olmam benim suçum muydu? İnsan hesap kitap yaparak aşık olmazdı ki? Tamam itiraf etmeliyim, ben pek normal biri değilim. Başkalarına göre farklı yanlarım çok., özellikle de aşk söz konusuysa hiçbir zaman sıradan biri olmadım ama bu kez tamamen kaderdi. Sonunda ona söylemeye karar verdim. Madem aşık olacak kadar cesaretliydim, söyleyecek kadar da cesaretli olmalıydım.

       Söyledim. Şaşkınlığımı ifade edecek sözleri şu an ben bulamıyorum. Düşün bir kez, çat kapı bir öğrenci geliyor ve ‘’ ben sizi gördüğüm ilk andan beri seviyorum’’ diyor. Ne hissedersiniz bilemem ancak o bana karşı çok olgun, anlayışlı davrandı. Yaptığım çocukluklarla hayatını cehenneme çevirdiğim halde sevgiyle yaklaştı.. incitmemek için çok uğraş verdiğini şimdi anlıyorum oysa o zamanlar çok incitmiştim. Bir gün bana hak vereceksin demişti evet onu anlıyorum ve hak veriyorum. En doğrusunu yaptı. Zaman belki çılgın aşkımı bitirdi. Ama ona olan saygım ve sevgim sonsuza kadar sürecek.  

Yüreğimde Devrim
Sevgi Aşk Hikayeleri

Akrabama Aşığım
Uzaktan akrabamızdı. Abi diye hitap ederdim ona kendimi örnek aldığım; tıpkı dağların doruklarında zamansız kalabilmiş kar birikintisi gibi göz alıcı bir şahsiyetti benim gözümde.
Paylaşımlarla kurulan dostluğumuz, saatlerce süren dostluk kokan sohbetlerimiz dertlerimiz anılarımız gülüşlerimiz ve tesellilerimiz yerini çok sonra fark edebildiğim kaçamak bakışlara bırakır gibiydi. Bir türlü kabullenesim gelmiyordu dostane duyguların aksini. Ailem dahil çevremdeki herkesin gözdesiydi o. Bilhassa arkadaşla gönülleri fethediyordu muhabbetiyle.
 

Buna rağmen mantığımı elden bırakmıyor onun beni asla yar olarak göremeyeceği gerçeğini açıklamaya çalışıyordum bizleri yakıştıranlara. Ben olgun bir yetişkin gibi davranmaktan bihaber yaşamayı ilke edinmiş bir genç kızdım. O ise sorumluluk sahibi ciddi bir deniz astsubayıydı. Karakterli, ağırbaşlı disiplinli bir o kadar da iyimserdi.
 

Velhasıl 1,5 aylık bir süreden sonra görkemli bir itirafla yüz yüze kalıyordum. ‘’Bana abi deme’’ diyordu. Ben ise şaşkındım sessizce haykırıyordum içten içe, şimdi neler olacak diye. Susarak geçirdiğim 2 günden sonra onu deli gibi severek başladım güne. İnanıyordum uykumda aşık olmuştum ona.

       Her ikimizin gözlerinde görülmeye değer bir ışık yüzlerinde ise tarifi mümkün olmayan bir tebessüm yer edinmişti. El eleydik. Bir ömür boyu beraber yol almak için ilk adımı attık sözlendik. Fakat ayrı düştük; aşkım dünyanın bir ucunda seyirdeydi. Bekledim bekledim...

       En nihayetinde kavuştuk sınırsız sevgi limanımızda. Ama vuslatın sarhoşluğu fazla devam etmedi 1 aylık bir sürecin ardı gelen bir özlem daha ayırdı bizleri sevdiğimle yine! Şimdi uzağız yine birbirimize. Yıldızlara yarenlik etmek alışıla gelmiş bir sohbet oluyor zamanla. Bu yüzden doyamıyoruz ya birbirimize hatta bazen sevgi sözcükleri bile aç kalıyor sevgimizin yanında. Ruhlarımızı çepeçevre sarmalayan sıcaklığın yanı sıra, yalnızlıklarımızda kurduğumuz hayallerimizle yücelttiğimiz umutlarımızla körüklüyoruz hasretliğimizi biz. Neyse ki her ikimizde severek yaşıyoruz. Neyse ki bizler özlemle yanıp özlemle tutuşuyoruz. Ve asla aşkı katliamlara maruz bırakanlardan olmuyoruz...
Yazan:
Yaban Gülü




Bir Bitişin Hikayesi
Sevgi Aşk Hikayeleri

Tam tamına 17,5 yaşındaydım o gün. Bütün eğitim hayatımı adadığım ve sonunda başardığım üniversitemin bahçesinde onunla konuşup bir ilişkinin temellerini atmak üzereyken küçük bir çocuktum. Günü birlik ilişkilerde, geçici flörtlerden hoşlanmadığımı belirtecek kadarda büyük. Üniversite hayatinin başlangıcı bu muhteşem birlikteliğinde başlangıcı oldu. Günler büyük bir hızla geçiyor ve her gecen gün aşkımızda ayni hızla büyüyordu.

Önce toplumdan, sonra da okulumuzdan soyutladık kendimizi. Her anımızı baş başa geçirmekten, İstanbulun keşfedilmemiş yerlerin gezmekten büyük keyif alıyorduk. Onun dinine çok bağlı olması, benim bugüne kadar bilmediğim görmediğim şeyleri yapıyor olması hoşuma gidiyor, ben de her gün yeni şeyler öğreniyordum.
 

Bu aşk romanlarından fırlamış mutlu günler daha doğrusu seneler 4 yıl sürdü. Kesintisiz 4 yıl. Bu arada o benim aileme, bende onun ailesine girmiştik. Evleneceğimiz günler sayiliydi.

       5. yılımıza girdiğimiz ilk günlerinde her şey alt üst oldu hayatımda. Senelerdir görmediğim bir arkadaşımı ziyarete gittim ve aşık oldum. Hayatımızda başka insanlar olmasına rağmen bu garip duygusal çekim bizi yakaladı, ama hemen kendimizi toparlayarak uzaklaştık. İşte yine ben eski bendim. Her şeyi çözmüş ilişkime sağlam bir şekilde dönmüştüm .- Döneme mimiydim yoksa Bir kaç ay sonra İnternet ve chat ortamını keşfettim. Seneler sonra ilk kez farklı erkeklerle konuşmak gerçekten ilginçti gelmişti. İleri gidip teflonlaşmaya ve hatta bir kaç kez görüşmeye bile vardırmıştım işi. Ama hep kendimi haklı çıkaracak sebepler aradım. Kötü bir şey yapıyordum, onu anlatmıyordum. Yada bana öyle geliyordu.

       Başka bir adama aşık olmamla başlayan kavgaların, tartışmaların yerini şimdi chat kavgaları almaya başlamıştı. Bu seferde netten yüzünü bile görmediğim bir adama aşık olmam, olayın patlama noktası oldu. Çünkü artık sözlerin yerini tokatlar almıştı. Çıktığım tatiller, görüşmeme kararları, ilişkiyi kurtarma çabaları hiçbir işe yaramıyordu. Elimizde hiçbir şey kalma misti artık. Bizi bir arada tutan o güçlü bağ,aşk,sevgi,saygı,hoşgörü. Hepsi uçup gitmişti.şaşkındım. nasıl bu hala gelebilmişti her şey. Bitmeliydi. Bitecekti. Ve bitti. 5. yıldönümümüze 1 ay kala bitti büyük aşk masalı.

       Biliyorum. Ben suçlu görünüyorum. Ama hala kendimi haklı çıkarmak için çok fazla sebep bulamıyorum. Pişman mıyım. Hayır. 23 yaşındayım artık ve elimde kalan hala bitmemiş bir okul. İlişkim bitti ama okul hala duruyor. Aşk mı bir daha asla...
Yazan:
Deniz Nur

Dostların Aşkı
Sevgi Aşk Hikayeleri

Fırtınalı bir hayatın ortasında birleştik. Sen, kendine yakın bulduğun insanların sana yaptığı hatalardan şikayet ediyordun, bense uzun yıllar acısını çektiğim bir aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum.
İyi birer dosttuk, her şeyi paylaşır olmuştuk. Bu yakınlaşmamızın kısa bir sürede olmasına rağmen zamanım öyle tatlı, öyle güzle geçiyordu ki ben içimdeki kıpırdanmalardan habersizdim.
Sanki rüyadaydım, gözlerimi açtığımda dostluğun yerini aşk almıştı. Kendimi tutamamıştım işte. Duygularıma hakim olamamıştım. Sen benim aşkım, bense senin dostundum artık. Sana aşık olduğumdan habersizdin. İçimdeki volkan öyle taşmıştı ki patlamak için sabırsızlanıyordu.
 
Sonunda o gün gelip çatmıştı. Bütün duygularımı bütün hislerimi açıklamıştım ben sana. Sense bana sadece şaşkın bir ifadeyle bunların yalan ve şakadan ibaret olması için yalvarmıştın.

Bende sana bunların ne şaka ne de yalan olduğunu üstüne basa basa vurgulamıştım. İçim rahatlamıştı. Çünkü bir insana "seni seviyorum" demek kolay bir iş değildi. Yürek isterdi. Ben bu işi becerememiştim ama sonucuna da katlanmak elimde değildi. Çünkü asıl olan benim için bugündü ve ben bugün sana söylemem gereken şeyleri yarına bırakmamıştım. Yarın böyle bir fırsatın elime geçeceğini düşünerek bütün her şeyi açıklamıştım.

Dünya fani her an her şey olabilir bizim dünyamızda... Şimdi içim çok rahat ama bir o kadar da huzursuzum. Çünkü bunları sana anlatınca suçlu ben oldum. Şimdi o eski günleri arıyorum, hiç sebepsiz, ani ayrılışın şokunu üzerimden atamamamın sonucundandır. Ve zaman eskiden öyle güzel öyle tatlı geçerken şimdilerde, bin bir azap bin bir acıyla geçiyor.

O günün üstünden çok zaman geçti. Şimdi ben senden benim olmanı değil bana biraz hak vermeni istiyorum. Bana duyduğun nefreti duygularımın üstünden çekmen için yalvarıyorum. Bana ne kadar kızsan ne kadar nefret etsen de ben seni yine de seviyorum. Duydun değil mi? Seni seviyorum...
Yazan:
Deniz Nur

Bir Gün
Sevgi Aşk Hikayeleri

Bir gün hayatımdan ördürürcesine çıkacaksın ve ben seni hep son günkü halinle hatırlayacağım. Senin en güzel halin neydi diye düşünüyorum. Ve içimden bir ses yıllar öncesine götürüyor beni...
Seni her halükarda içimde hissedebiliyorum. İşte olayımın en güzel yanı bu. Sen ne kadar anlayabilirsin bilemiyorum. Ama benim gibi her şeyden ve herkesten uzak bir hayatın olmasaydı bunun ne demek olduğunu anlardın. Seni anlıya biliyorum sevdiklerin ve sana destek veren herkesin yanında ağlamak bile senin doğal. Benim için lüks olan her şey sana doğal geliyor.
 
Şimdi yatıyorsundur. Bir sigara yakmış yatağının ucunda yaşadıklarını ve benim sana söylediklerimi ve hatta yaşadıklarının bir hata olduğunu düşünüyorsundur. Kanayan yarayım senin için biliyorum. Bir hata. Bir yanlış. Oysa sadece sevmiştim seni. Hala aklımın bir ucundan çıkmıyorsun. Son kez çıkmayan olacaksın. Seni asla unutmayacağım. Yerlerde sürünüp yok olsam, evlenip çocuk sahibi olsan ve adım bir yana, dünyada olduğumu unutsan ben yine bıraktığın yerde olacağım.

Parktaki çocuklara bakıp seni yaşayacağım. Söküp atmam gerek içimden seni. Hayatımın kalanını sensiz yaşamayı öğrenmeliyim. Ve öyle ki hiç sızlamamalı içim seni gördüğümde. Sen utanmalı, sen başını eğmelisin. Yaptıklarından utanmalı, iliklerine kadar üşümelisin yazın kavurucu sıcaklığında...

Ama olmaz bunu sana yakıştıramam. Sen bunları yaşamamalı, görmemelisin. Korkma yavrucuğum ben gizli bir köşeden seyreder sonra usulca kaybolurum. Sen hiç görmezsin beni. Belki bir gün ortak bir tanıdığımızdan haberlerimi alırsın. Olur da hakkımda kötü bir şeyler duyarsan ne olur kulak asma yalandır mutlak. Senin üzülmen için söylenmiştir.

İçim yanıyor kimseye anlatamıyorum. Hoş sen bile anlayamadıktan sonra kim anlasın. Bana güldüklerini biliyorum bunu iliklerime kadar biliyorum. Varsın olsun, gülsünler, ben biliyorum içimdekileri. Yorgun bedenimi yıldızlara taşıyacaklar bu benim en mutlu günüm olacak. Sevdiklerimi oradan görebileceğim. Bir kahve telvesi, bir sigara dumanı kadar yakın olacağım sana. Sana ve sevdiğim tüm insanlara.

Son bir sevgi son bir mutluluk yakaladım seninle, belki de çok kısaydı kimileri için. Nereden bilsinler benim için bir ömre bedel olduğunu. Ben gözlerimde yaşadım bu aşkı ve yine gözlerimde bıraktım umutlarımı. Bunları bir gün okuyacak mısın? Okurken ağlayacak mısın bilemiyorum. Ama beni anlayabilmen için çok zaman geçmesi gerekiyor belki yüzyıllar. Yalnızları oynuyorum sen bile farkında olmadan. İşte ben buyum, kimsenin istemediği, kimsenin anlamadığı. Anlamak istemediği. Uykuların en tatlısı senin için olsun canımın içi...
Yazan:
Serkan ÖNAL


Canım Yanıyor
Sevgi Aşk Hikayeleri

Canım yanıyor. Bilmiyorum bu daha farklı nasıl ifade edilir. 1969 doğumluyum. 1990 da 2 yıldır beraber yaşadığım sevgilimle evlendim. 1997 de bir kız çocuğu dünyaya getirdim. Bugün 30 Ekim 2005. 14 gün önce o sevgilinin eşyalarını ben topladım. Hiç elim titremedi, hiç ağlamadım. Çok garipti çok ama hep yanıyordu canım yanıyordu bunun farkındaydım tıpkı doğum yaparken olduğu gibi dişimi sıktım.
Bu geçicek bu biticek sadece benim dayanmam gerekiyor hiç bağırmamıştım. Şimdi oturup bir sigara yaktığımda bir melodi duyduğumda hatırladığımın o an farkına vardığım bir sürü şey geliyor aklıma.
Off neler yaşandı nerde hata yapıldı yada nasıl farkına varılmadı o hatanın. Bu yaşadığım ne? BU can yanması bu batma ne zaman geçicek? Ben ediyle büdü olmak istemiştim. Kocam hem arkadaşım,hem sevgilim,hem kardeşim,hem anam hem babamdı. Yedi sene boyunca bir sürü şeyi beraber yaptığımız adam baba olduktan sonra birden bire daha fazla çalışma dürtüsü duydu. Artık bir sürü geceyi kızımla evde yalnız geçiriyordum. Ve bunu hiç anlamıyordum çünkü ben daha fazlasını istememiştim. Benim yanımda o sorumluluğupaylaşacak sevgiliye ihtiyacım vardı çünkü normal değildim.
 
Hamilelikle başlayıp doğumdan sonra yaklaşık(kendi yaşadıklarıma göre ) 9-10 ay süren bir anormallik vardı vücudunuzda dengeler değişiyordu. Bunun farkındaydım çünkü tv kumandasıyla zap yaparken tv de notrdam ın kamburunun çizgi filminin karesini 10 sn gördüğümde ağlamaya başlayınca soluğu bir doktorda aldım. Bana endişelenmememi bunun çok normal olduğunu kadınların sanırım % 70 idi nin doğumdan sonra depresyona girdiklerini söyledi. BU iç rahatlatıcı bilgiyle muayenehanesinden çıktım demek ki çok sıradandı. Bir sürü insan bunu yaşıyordu ölmüyordu.
Ama lanet olası o düşünme dürtüsünün bir aç-kapa düğmesi yok. Off sevgili çok çalıştı para kazandı. Ben çok gece ağlayıp yapma aramıza duvar örüyorsun dedim abartıyorsun oldu. Sonra eve bir bilgisayar alındı yıl kaçtı anımsamıyorum ama bu pc alındığında en pahalı işlemci sanırım PIII idi ve celeron işlemcinin 366 dan daha hızlısı yoktu şimdi o pc ile yazıyorum. Sonra sanırım benim şikayetlerim azaldı çünkü sevgili ne yaptığımla ilgilendi bir ara, ahh, ben ne mi yapıyordum internette o arada, en çok microsoft comic chatte yazıyordum. Konuşuyordum diyemiyorum çünkü ben konuşurken insanları görmek isterim. Orada tanıyıp asla gerçek hayatta tanışmadığım ve halen ıcq dan sohbetimizi devam ettirdiğimiz iki tane dostum var. İkiside evli ikiside erkek. Biri bizim yaşlarımızda bir oğlu var diğeri 64-56 lık bir çift iki tane oğulları var.
Gülümsüyorum çünkü canım yanıyor çok fazla değil hep aynı insanlarla konuştum telefon numaramı adımı bana ulaşabilecekleri herhangi bilgiyi vermedim nette yaptığımız sohbeti yüz yüze de yapabilrdik (SANIRIM TUTUCU BİR İNSANIM). Hala sanal seks nedir bilmem, insanlar bundan ne zevk alır hiç anlamam.
Sonra bir akşam sevgili oturdu o pc nin başına. Bir hatunla yarım saattlik bir sohbetin sonunda karşılıklı telefon numaraları verildi ve hatun bunu aradı, konuşuldu ertesi gün için buluşma planları yapıldı. İçine düştüğüm hayreti ifade edecek kelime bulamıyorum. Bana göre o kadar mantıksız okadar anlamsızdı ki. Güldüm evet güldüm çünkü hem çok garip hem çok aptalca hemde komikti. Ertesi gün planladıkları saat yaklaştıkça sevgili gerilmeye başladı, o kadar belliydi ki.
Onu tanıyordum, yüzünden geçen ifadelerin ne anlattığını biliyordum. Hiç bir şey söylemedim. Duş aldı giyindi, gidicekmisin diye sordum, bilmiyorum dedi. Güzel bir pazar günüydü, evede yemek yok hanımeline mantı yemeye gidelim dedim, tamam dedi üçümüz çıktık. Garson servis açtı ve sipariş almak için geldi. Sevgili sipariş vermedi. Yer ayaklarımın altında kaydı. Bu bir kamera şakası olmalıydı. Saatine baktı. Ağlamak ve gülmek aynı anda geçti içimden. Eğer gideceksen ve geç kalmak istemiyorsan şimdi çıkman gerek dedim. Haklısın dedi ve kalktı GİTTİ GİTTİ...
Orda ben ve kızım mantımızı yiyip kalktık. Yürüyerek eve dönerken içimden gelen gülme dürtüsünü çok zor bastırıyordum. Sanki poker oynuyorduk ve o blöf yapıyordu evin önüne geldiğimde araba otoparkta o da evde olacaktı. Eve geldik yoktu 15 dk sonra cebim çaldı sevgili buluşacağı hatunun tel nosunu pc nin yanndaki not defterine yazmış ve yanına almamış acaba ona verebilirmiymişim. Verdim ve telefonumu kapattım. Kızımı uyuttum beraber içeriz diye aldığım kavaklıdere-kımızı açtım ve içtim içtim ağladım ağladım ağladım gece 2-3 falan eve geldi, kavga ettim ağladım ve hep neden neden neden dedim. Ertesi sabah balkona kahvaltı sofrasını hazırlarken bir kez daha yer kaydı ayaklarımın altından. İki aydır sen yıkat, hayır sen yıkat diye konuştuğumuz leş gibi araba o dar vakitte yıkatılmış ve pırıl pırıldı.
Konuşarak çözmeye çalıştım imkansızdı. Çok kırıldım ve sanırım asla tamir olmadı. Bu olay bir şekilde kapandı ama sevgili cep telefonunu babasına hediye etmek zorunda kaldı. Aramıyorum dedi aradığı ayrıntılı tel faturalarında ortaya çıktı. Bir gün evden aradı benimle konuşmak istedi ben ne kadar anlayışsız bir kadınmışım onlar sadece arkadaşmış bir kadınla bir erkeğin arkadaş olmasında ne varmış.
Verdiğim yanıtları veya diyologları burda yazmıyorum çünkü bu yazı çok uzar. Ama şu kadarını söyleyeyim bunu ben yapmış olsaydım gece eve de dönmezdim ve büyük bir ihtimallede buluştuğum adamın yanında kalırdım. Çok kırıldım, çok üzüldüm, çok hazımsızlık çektim, çok kızdım. Dedim ki bana bunları yaşatma ben haketmedim. Eğer benden sıkıldıysan, bir şeyleri kaçırıyorum diye düşünüyorsan git bacaklarına yapışmıyorum, beni bırakma demiyorum ama bunları yaşatma sanırım hiç anlamadı. Hatta hayret bile ettiğini farkettim bu kadın neden ve nasıl kendine bu kadar güveniyor diye.
3 yıl geçti bunun üzerinden ve bir sürü şey yaşandı. Ama hiç iyiye gitmedi. Çok komik ama bu ara etrafımızda ayrılan çiftler çoğaldı. En sonunda arkadaşlarımızdan biri daha ayrılırken sevgili de olmuyor böyle birbirimizi daha fazla boğmayalım bir süre ayrı yaşayalım dedi. Olur dedim, yalnız bunu anlaman neden bu kadar uzun sürdü onu anlamadım, ben 3 sene önce sana bunu söylemiştim zaten.
Çok kırıldım. Bana saygı duymuyorsun bana güvenmiyorsun dedi. Acaba o bana saygı duyuyormuydu. Ama sağ kolu kadar güveniyordu çünkü fikri ile zikri aynı olan bir insandım biliyordu ben elde var birdim sanırım. Çok anlamsız belki ama tüm bunlar yaşanırken her şeye cevap bulan sevgili oooo hatunun nerde yaşadığını nerde çalıştığını ve onunla benim haberimin olmadığını sandığı zamanlardada çok uzun telefon konuşmaları yaptığını bildiğimi anlayınca cümle kuramadı bir süre.
Sonra dediki benim hayatımda kimse yok o kadınlada görüşmüyorum. DOĞRUYDU. Söylediği doğruydu % 90 doğruydu. Ama bu hjiç bir şeyi değiştirmiyordu. Gittikten sonra görüştüğümüzde(haftada iki kez görüşüyoruz çünkü kızımız var) bak bakalım beni özleyecemisin dedi ben de sende bak bakalım özleyecekmisin dedim.
Canım yanıyor. Özleyeceğim evet özleyeceğim bunu biliyorum bilmediğim şey bunu ona söyleyecekmiyim. Yaşayacağım ve göreceğim...

Yazan:Ece


Evliliğin Mutlu Öyküsü
Sevgi Aşk Hikayeleri

Ben 32 yaşında evlilikte altı yılını doldurmuş bir kadınım. Eşim ile 2000’in Ekim’in de çalıştığım bir klinikte karşılaştım. Onu ilk defa merdivenlerden inerken gördüm. Gözlerimi ondan alamamıştım oda bana ısrarla bakmıştı. Oysa hiç beğeneceğim bir tip değildi. Sarışındı üniversite öğrencisi idi ve benden küçüktü.
Ama ben bir anda ona kapılmıştım. Bir süre sonra odama yanını bir doktor arkadaşla geldi. Onunla tanışmak istediğimi söyledim ve tanıştım.
Tanışmamızdan sonra hemen her gün çeşitli sebeplerle kliniğe geliyordu. Bu çok hoşuma gidiyordu. 3-4 gün sonra benimle çıkmak istediğini, ve niyetinin ciddi olduğunu belirtti. Bu beni biraz korkutmuştu. Teklifini yaşı nedeniyle kabul edemeyeceğini söyledim. Ama o ısrarlıydı. Biraz düşünmemi söyledi. Yine de kabul etmeyecektim. Çünkü ondan 2,5 yaş büyüktüm ve bu benim için önemliydi.
 

Ama bir başka doktor arkadaşın ısrarı üzerine onunla çıkmaya karar verdim. Kendinden emin konuşması bana güven verdi. Onun yanında kendimi mutlu hissediyordum.

       Tanışmamızın üzerinden 1 ay geçmişti ve artık evlilik planları yapıyorduk. Ama ailesi evlilik planımıza karşı çıktı. O bir su istasyonu işletiyordu, bende bir klinikte çalışıyordum. Ailesi bizim geçinemeyeceğimizi söylüyordu. En önemlisi ben tesettürlüydüm. Ailesinin tehditlerine rağmen biz gizli bir evlilik yaptık. O gün bizim için hem mutlu hem üzücü bir gündü. Nikahta ikimizin ailesinden kimse yoktu. Biz yine de çok mutluyduk ve hala da mutluyuz. Geçirdiğimiz maddi ve manevi zorluklara rağmen ona olan aşkım her geçen gün büyüyor. Ona her baktığımda içimde sevgi ve mutluluk doluyor ve bu 6 yılın sonunda ondan gün içindeki birkaç saatlik ayrılık bile bana zor geliyor. Onu çok özlüyorum. Emin olun onunla evlendiğim için Allah’ a şükrediyorum, ömrümün sonuna kadar da hislerimin aynı şekilde devam etmesini istiyorum.

      Evlenmeye karar verdiğim zaman ona böyle aşık olacağımı düşünmemiştim. Sadece benim için uygun bir kişi diye düşünmüştüm. Oysa şimdi ona gerçekten aşık olduğumu ve her geçen gün aşkımın arttığını hissediyorum. Çünkü ben onu kendimden çok seviyorum. İki bedenin bir bedende olabileceğini düşünmezdim ama oluyormuş. Onu kaybetmem demek kendimi kaybetmem demek. Onsuzluğu düşünmek bile istemiyorum. Herkesin bu duyguyu hissedebilmesini istiyorum...
Yazan:
Meryem Çağan

Düşlerimizde Kaldı Sevdamız
Sevgi Aşk Hikayeleri

Gök yüzü zifiri karanlıkken , pembe bir dünyada el ele bu sevdanın içineydik dünyada el ele bu sevdanın içindeydik biz seninle ve hep birlikte olmaktı temennimiz. Pembe düşlerimiz vardı, içinde sadece ikimizin bulunduğu.
 Bu kısacık aşkımızda en güzel akşamları en güzel sevinçleri paylaştık. Sevmeyi öğretin sen bana. Yüzün gülerken, içinde mutlu olabileceğini öğrettin sen bana. Yüzün gülerken, içinde mutlu olabileceğini öğrettin. Yaşamanın seninle güzel olduğunu gösterdin.
Sevdim ben seni , kimsenin sevemeyeceği , can verip kan dahi olamayacak kadar çok. Uykularımızı paylaştık. Bir gece değil gecelerce uykusuz kaldık sevdamız için.
 
Ben seni düşledim hep ışıl ışıl gözlerinle yanımda. Dünyalara sığmayacak aşkımızı küçük yüreklerimize sığdırdık. Ayrı geçen dünümüze yaşanmamış saydık. Hep birlikte olmalıydık biz , öyle güzel oluyordu hayat. Sözler verdik birbirimize , tutamayacağımızı bile bile. Bir sen söz vermedin sigarayı burkamayacağına. Oysa her eline alışında yüreğim hançerlendi benim. Çiçeğimdin sen , incinirsin boyun bükülür diye dokunmaya dahi kıyamazken ben , o seni zehirliyordu. Bir bunu anlatamadım sana.

Ayırmaya kalktılar bizi.kimse benim yüreğimi yakan sevdamı düşünmedi. Sensiz hayat yoktu, söz vermiştim sevdama , daha önemlisi sana. Yaşayamazdım , ikimizi içime gömüp seni bırakamazdım. Aldırış etmedim kimseye , ayrılmadım senden. Çünkü yaşarsam , senin için yaşarsam ,sevdam için yaşayacaktım.

       Ama sonra sen beni istemedin bana sevdamın taşıyamayacağı şeyler söyledin. Yüreğimi hançerledin. Benim kadar düşüp “sevdiğim ne yapar?” demedin. Şimdi ise ayrıldığın ikinci yılında kara sevda oldu aşkımız. Sen beni unutmadın, benim seni unutma gibi bir çabam olmadı zaten .

       Ama birlikte olmamız için çaba sarf etmemiz , dünyayı hiçe saymamız , boşuna. Düşlerimizde kaldı bizim sevdamız. Sözümüzü tutamadık. Sevdamız ve bir birimiz için yaşamadık.

       Şimdi ikimizde başkaları için yaşıyoruz , sevdamız da sadece içimizde yaşıyor.
Ben sana söz vermiştim , sevdamla ve seninle yaşayacağıma. Sen kendi çıktın hayatımdan. Sevdam hala yaşıyor. Bir gün üzerine çimenler bitiğinde yine yaşıyor olacak sevdam. Beni öldürdüğün gibi onu öldürmedin. Sevdayı öldürmek kolay değil. Hiç öldüremesin ki zaten ..

Yazan:
Ayşe

Hüzün Adası Aşk Gemisi
Sevgi Aşk Hikayeleri

Seni tanıdıktan sonra hep kızmışımdır zamana,ne çabuk geçiyor diye...Oysa şimdi ben seni sensizlikle yaşamaya mahkumum. Ne de zor seni sadece rüyalarımda yaşatmak...Benim olmayacağını biliyorum.
Anlatsam sevgimi ,aşkımı karşılıksız kalacağından korkuyorum .Ağzından çıkacak bir “Hayır”cevabı inan ruhumu bedenimden ayıracak.
 

Yanında gölge olmuştum,sen hiç farkıma varmamıştın. Her sabah yolunu gözler,dersten çıkışını beklerdim. Herkes mutluluğun tadını çıkarırken ben ayrılıkları ezberledim. Oysa ben gözlerine bakıp yüreğine dalmak için neler vermezdim...Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Çatlamış dudakların suya muhtaç olduğu gibi ben de sana muhtacım.

Her gece hayaller kurardım. Kurduğum hayallerde bile benim olmazdın. Sabaha kadar uyutmazdın beni. Gece gündüze kavuşurken ben hala sana kavuşamıyordum. Yüreğimi parçaladığın yetmezmiş gibi şimdide beynimi kemiriyorsun. Doğmayı bekleyen güneş gibi bekliyordum seni...Bıkmıştım artık acı çekmekten ve ayrılıkları ezberlemekten. Mutluluğa hasret kalmıştı yüreğim,tam beş yıl olmuştu karşılıksız aşkım başlayalı...

Hiçbir zaman cesaretli olamadım. Yine ben senden habersiz, ben seni sensiz yaşıyorum kardelenim. Yıllar çabuk geçti ben seni hayal bile edemiyorum. Hayalin bile benden uzak...

Geçenlerde gördüm seni, tam iki sene sonra. Yüreğim deli gibi çarptı. Ayakta duracak takatim bile yoktu. Çocuğunu elinde görünce kendimden geçtim. Önce gözlerim nemlendi, sonra usulca dökülüverdi. Kirpiklerimin arasından birkaç damla yaş. Umutlarım bir film şeridi gibi geçiyordu aklımdan. Sanki bir kağıdın yanıp rüzgarla savrulması gibi tüm umutlarım yok oldu. Olsun be kardelenim belki sana sahip olamamıştım ama şunu bilmeni isterim ki, bende yarattığın seni benden kimse koparmaz...


Evli Erkekle Aşk
Sevgi Aşk Hikayeleri

Eğer aşkımız yasak bir aşk olmasaydı, tabuları yıkmak çok kolay olacaktı. Ama her iki tarafta evliyse bu gerçekten çok zor. Biz böyle olacağını bilmedik belki de... İkimizde evli aklı başında, aynı iş yerinde çalışan önceleri iki yabancı sonradan aşık olan insanlardık.
Ne olduğunu anlamadan bir sevdanın içinde bulduk kendimizi. Önce bakışmalar, ardından kuvvetli bir elektrik hissettik bir birimize karşı. Ne o engel olabiliyordu bu elektriği ne de ben. Ben evleneli henüz 1 yıl olmuştu. Onun evliliği ise 21 yıllıktı. Görüşmeye başladığımızda onu bu kadar seveceğimi tahmin edemezdim. Artık iş çıkışı dışarıda görüşüyor, birbirimizi görmediğimiz zamanlarda saatlerce telefonda konuşuyorduk.
Sevgilim yaz başında emekli olmuştu. Artık onu işyerinde görmüyordum.
Buluştuğumuz koridorlar, göz göze geldiğimiz onsuz hiçbir anlam ifade etmiyordu.

Ekim ayından sonra telefon konuşmalarımız azalmış, bir soğukluk girmişti aramıza. Adeta telefon açmaktan korkuyordu. Belki de her şeyi bu kadar hızlı ve çabuk gelişeceğini o da anlayamamıştı.

En son 12 Aralık gecesi görüştük. Bu son görüşmemiz oldu. Sevgili, “tabular yıkılamaz” diyordu. Ve daha benimle görüşmek istemediğini anlatıyordu. Ellerimi tutup öptü ve “Hoşça kal sevgilim” dedi.

Haklıydı belki, ne de olsa yıllardır alıştığı bir eşi vardı. Ve bir de çocuğu... “bütün suç bende” diyordu, beni kendine bağladığını , baştan çıkardığını söylüyordu. 5 Aydır ayrıyız. O günden sonra onu ne gördüm ne de konuştum. Yalnız bir şeyi unutmuştu. Beni parçalara böldüğünü.... O günden sonra çok mutsuz günler geçirdi. Fakat biran olsun onu aşkını kalbimden, kafamdan söküp atamadım.

Şimdi her akşam yüce Allah’a dua ediyorum. Arayıp sormasa da, sağ olduğunu biliyorum. Artık bensiz de olduğunu biliyorum, bunlar bile bana yetiyor. Her şeye rağmen sevgilim seni gerçekten çok seviyor ve çok özlüyorum.



Internette Aşk
Sevgi Aşk Hikayeleri

Yıllardır internet ile uğraşmama rağmen ilk kez evimde chat (sohbet) yapmak için kanala girdim. Nickim (rumuz) Bebek19. Tabii bir anda erkeklerden yüzlerce mesajla karşılaştım.
İnternetten çıkmaya karar veriyorum ama birden biri benim ona cevap vermemi sağlıyordu. Konuşma ilerledikçe biz hala klavyeyle boğuşuyor ve birbirimizi tanımak için elimizden geleni yapıyorduk. Aynı şehirdeydik.
 
Daha yeni tanıştığım bu kişi bana ev adresini okulunu ve hatta cep telefonunun numarasını bile vermekte bir an tereddüt etmemişti. Ben de ona web sitemdeki fotoğraflarıma bakması için adresimi verdim. Bunu izleyen günlerde mail ve chat dostluğumuz sürdü. İkimiz de birbirimize farklı şeyler hissediyor ama bunun yanlış anlaşılmasından korktuğumuz için hep arkadaşlık temennilerini yeniliyorduk. Sonunda ben de onun fotoğrafını gördüm.

Artık ilerleyen güven ve dostluğumuz ardından ben yine bir chat gecesinde, “Daha fazla beklemenin bir anlamı yok artık tanışalım”dememin üzerine buluşma günümüz kararlaştırıldı.

Buluşma yeri sinemanın önüydü. Oraya gittiğimde sinemaya girmek için bekleyen bir sürü insanla karşılaşınca bir an şok oldum ve üstelik aksi gibi hepsi bana bakıyordu. Kendimi topladım ve telefonunu çaldırmayı akıl ettim. O kadar kişinin arasında sonunda beklenen kişinin melodisi çalmaya başlamıştı. O yöne baktığımda kitapçı vitrininin önünde duranın o olduğunu fark ettim. Arkasını döndü ve hayatımın bundan sonraki kısmında büyük yer kaplayacak o tatlı gülümsemesiyle yanıma doğru yaklaştı.

“Merhaba” dedi. Bense “Sen o olmayabilirsin. Bu yüzden bir soru soracağım. En sevdiğim çizgi film kahramanı hangisi? dedim. Birkaç yanlış cevaptan sonra sonunda doğru olanı buldu. Sinemaya girdik. Oysa birbirimizin yüzünü sadece 5 dakika görebilmiştik.

Gittiğimiz ilk film ortama pek uygun değildi. Hatta berbat bir seçimdi. Filmin adı “Şeytan” dı. Onun bir suçu yoktu ki, ben seçmiştim...

Filmden sonra gerilen sinirlerimizi ancak buz gibi bir dondurma geçirebilirdi. Dondurma yerken bol bol konuştuk.

İkinci buluşmamız için 10 gün daha beklemeliydik çünkü İstanbul’ a gitmişti. O İstanbul’ dayken birbirimizi düşünecek çok zamanımız oldu. Döndükten sonra çok şey değişmişti. Bu kısa süreli ayrılıkta ikimizde birbirimizden hoşlandığımızı anlamıştık.

Onu takip eden zamanlarda sevgimiz katlanarak devam etti. Aşkın ne zaman, nerde ve hangi şarlarda size gülümseyeceği hiç belli olmaz. Biz o zor anı sanal alemde yakaladık. Şimdi 6 aydır her gün tanrıya bizi birbirimize armağan ettiği için dua ediyoruz. Ya o gece chate girmeseydik...

Hüzün Adası Aşk Gemisi
Sevgi Aşk Hikayeleri

Seni tanıdıktan sonra hep kızmışımdır zamana,ne çabuk geçiyor diye...Oysa şimdi ben seni sensizlikle yaşamaya mahkumum. Ne de zor seni sadece rüyalarımda yaşatmak...Benim olmayacağını biliyorum.
Anlatsam sevgimi ,aşkımı karşılıksız kalacağından korkuyorum .Ağzından çıkacak bir “Hayır”cevabı inan ruhumu bedenimden ayıracak.
 

Yanında gölge olmuştum,sen hiç farkıma varmamıştın. Her sabah yolunu gözler,dersten çıkışını beklerdim. Herkes mutluluğun tadını çıkarırken ben ayrılıkları ezberledim. Oysa ben gözlerine bakıp yüreğine dalmak için neler vermezdim...Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Çatlamış dudakların suya muhtaç olduğu gibi ben de sana muhtacım.

Her gece hayaller kurardım. Kurduğum hayallerde bile benim olmazdın. Sabaha kadar uyutmazdın beni. Gece gündüze kavuşurken ben hala sana kavuşamıyordum. Yüreğimi parçaladığın yetmezmiş gibi şimdide beynimi kemiriyorsun. Doğmayı bekleyen güneş gibi bekliyordum seni...Bıkmıştım artık acı çekmekten ve ayrılıkları ezberlemekten. Mutluluğa hasret kalmıştı yüreğim,tam beş yıl olmuştu karşılıksız aşkım başlayalı...

Hiçbir zaman cesaretli olamadım. Yine ben senden habersiz, ben seni sensiz yaşıyorum kardelenim. Yıllar çabuk geçti ben seni hayal bile edemiyorum. Hayalin bile benden uzak...

Geçenlerde gördüm seni, tam iki sene sonra. Yüreğim deli gibi çarptı. Ayakta duracak takatim bile yoktu. Çocuğunu elinde görünce kendimden geçtim. Önce gözlerim nemlendi, sonra usulca dökülüverdi. Kirpiklerimin arasından birkaç damla yaş. Umutlarım bir film şeridi gibi geçiyordu aklımdan. Sanki bir kağıdın yanıp rüzgarla savrulması gibi tüm umutlarım yok oldu. Olsun be kardelenim belki sana sahip olamamıştım ama şunu bilmeni isterim ki, bende yarattığın seni benden kimse koparmaz...


Enez'de Aşk Başkadır
Sevgi Aşk Hikayeleri

Enez’ in güzel yaz günlerinden biriydi. Her sabah ki gibi ormana koşmaya gittim. En yakın arkadaşımda yanımda denize girdik eğlendik. Akşamüzeri can sıkıntısı 3 kişi bulduk. Okeye dördüncü aranıyor.
Ya ben yanlış görüyorum yada karşıdan maviş gözlü, kumral, şirin mi şirin güler yüzlü bir masal perisi geliyor. O an sanki büyülenmiştim. Okey oynamayı bir yana bir yana bırakın iki de bir taşları düşürür, ıstakayı devirir olmuştum. Ama galiba ben onun pek ilgisini çekememiştim. Okey bitti arkasına bakmadan gitti.
Sonradan öğrendim ki arkadaşımın yeğeniymiş ve uzun süreli bir beraberliği varmış .
        " E be kardeşim dedim içimden...

Yine bir yaz akşamı top oynamaktan geliyoruz. Kan ter içinde kalmışız, saç baş toz toprak içinde... Az ileriden birisi seslenir gibi oldu. Baktım aman Allahım yine o güzel gözlü kız. Tabii hemen havaya girdim bana "iyi aksamlar" dedi. Arkadaşım mavi gözü periye nasıl baktığımı görmüştü.

Yaz bitiyordu ve biz İstanbul'a dönnüyorduk. Mavi gözlü perim aklımdan çıkmıyordu. Fakat sonunda kafamdan atmayı zor da olsa başarmıştım.

Bir gün arkadaşımın ablası bizim bir yeğen var birbirinize çok yakışırsınız diye öyle bir söyledi. Ben pek önemsemedim meğerse abla arada aracılık ediyormuş. Tabiki bunlar sonradan su yüzüne çıktı. Bu arada bir detayı atladım. Uzun süre beraber olduğu gençten problemler dolayısıyla ayrılmış.

Arkadaşımda oturduğum günlerden birinde aablası "Haydi gel kahve içmeye misafirliğe gidiyoruz dedi." Bende "Gidelim bakalım dedim" Aslında biz ne bilelim her şey daha önceden planlanmış. Maviş gözlü perimin evine gittik. Ben onu görünce elim ayağım dolaşmaya başladı. Hatta kahve fincanını elimde unuttu benim güzelim. Gece eve gelince bu konuyu ayrıntılarıyla düşündüm. Sanki içime doğdu. İlk başından beri tahmin ediyordum uzun bir beraberliğe, hatta ölümüne beraberliğe adım atacağımı. İçimden bir ses "Neden olmasın be Serhat diyordu." Ertesi gün yine onlarınn evinde bir tesadüf yapıldı. Beraberliğimizin ilk cümlelerini kurdum sonunda. Eh zor da olsa, kan ter içinde kalsam bile şu an üç yıllık güzel bir beraberliğim var. Dile kolay üç uzun yıl. Aman Allah bozmasın tahtaya vuralım. Biz yıldızlara astık yüreğimizi... Bizim aşkımız gül soylu bir aşk. Allah' tan herkesin kaderine benimki gibi güzel, temiz ve gül kokan bir aşk yazmasını dilerim.


Hoşçakal Sevgilim
Sevgi Aşk Hikayeleri

Ben veda etmeyi pek beceremem. Duygularımı da pek açığa vuramam zaten, hele bu veda çok daha zor geliyor. Aslında hiç böyle bir son görüşmeye gerek yoktu. Ama insanın kanı durmuyor işte., ne varsa bu son anlarda.?
Senden hatırlamanı bile istemiyorum., sadece temizliği ve saflığı yaşatalım bu aşkı kalbimizin bir kuytu köşesinde!...
 
Ne güzel başlamıştı. İkimizde gençtik deli doluyduk, coşkunluğumuzun son safhasında kanımızın kaynadığı bir anda gördük birbirimizi, sevdalandık.

Geceler boyu uykusuz kaldık birbirimizi düşünmekten, en güzel heyecanları, en güzel bakışları yaşadık. Hemen aşkı yaşadık, zamanı durdurup utançları ve sitemleri yaşadık. Kavgaların en güzellerini de biz yaptık. Çünkü barışmakta ayrı bir zevk veriyordu bize.

Sevdik, sevildik, doruğuna vardık kutsal duyguların.Aşk yeminleri ettik tutamayacağımızı bile bile. Günlerce aylarca yalnız ikimiz varmış gibi yaşadık. Ne alaylı bakan gözlere, ne karşı çıkan büyüklere, ne de dost sözüne aldandık. Kendi ateşimizde yandık, en önemlisi bir birimizi anladık.

Romantik şarkıları serin aksam üstüleri yaşadık seninle. En güzel çiçekleri verdin bana. Rüyalarda bile hep ikimiz vardık. Gerçek aşkı tattık bunu sende biliyorsun.

Öyleyse hep aynı duygularla kalmalı değil mi? Biz birlikte olmasak da... güzel başlayan çok güzel yaşanan bu aşkı aynı temiz duygularla bitirmeliyiz. Şimdi de ayrılığın en güzelini en acısını yine biz yaşıyoruz...

Ne dersin bu da Allah’ın bir lütfü değil mi bize? Lütfen ağlama. Neden benimkilerle yarışıyor göz yaşların? Sen benim güçlü kocaman sevgilim değil misin? Güçlüsündür sen... seni hep böyle hatırlamak istiyorum, haydi sil gözyaşlarını. Hava da kararmak üzere, zaman bize hep acımasızdı zaten. Yine öyle çabuk olmamızı istiyor herhalde.

Sana bir şey söylemek istiyorum. Mavi gömleğin sana çok yakışıyor bir daha kız tavlamaya niyetlenirsen bu sözlerim aklında bulunsun. Bir de küçük bir istek arkana dönüp bakma tamam mı her şey burada bitsin, hoşça kal...





image

Günlerden Pazar ve ben söylenen söylencelerden dolayı, işkencelerden geçmiş tutuklu gibiyim duygularım acıyor, yüreğim sızlıyordu hak etmediğim halde adım karamsar İdo’ya çıkmıştı yediremiyordum kendime sadece hayat bana hep acı ve gerçek yüzünü göstermişti çabuk olgunlaşmıştım ve bu, çevremde karamsarlıkla eş değer görülüyordu. Onlara nazaran daha realist ve verilerle hareket ediyorum doğrumu yum, yanlışı mıyım böylesi kendimle girdiğim gel git savaşımı esnasında karşılaşmıştım onunla.. yani selim'le.

Ben iyi bir futbolcuydum zamanında ama devam edemedim. Hayata herkesin baktığı pencereden bir türlü bakamıyor, hülyalara dalamıyordum. Beceremedim yani oyuncu olmayı gerçi hayat denen bu koskoca sinema sahnesinde de iyi bir oyuncu olduğum söylenemez ama gene de umutluydum.
Ağrı dağının kuş bakışında bulunan şirin köyümde mutlu olmaktı tek gayem. Olmadı, zamanla uyduk bizde göçerler kervanına, tuttuk İstanbul un yolunu. Köyümüzden farklı olmayan, ama köyümüze de hiç benzemeyen Kasımpaşa’nın arka sırtlarında unutulmuş bir mahalleye yerleştik. Bilemezdim, umutlarımız da gelişimizle beraber, gurbetin yollarına gömüleceğini.

Selim de bizim gibi hayatın savurduklarından, yani köklerinde koparılıp gurbete fırlattıklarından. Oturduk saray burnunda demli çaylarımızı yudumlarken "üzgünsün arkadaş" dedi bir anda hayır, umutlarımı gömdüğümü fark ettim, kat ettiğim gurbet yollarına’ dedim
İyi futbol oynadığını açıkladığı an gözlerimde bir şimşek çakarcasına irkildim.

Yardımcı olabileceğimi iyi bir antrenman ve çalışmadan sonra sezona hazırlanan kulüplerin gözlemcilerini düzenlenen turnuvalarda bulundurduklarını bu sayede de şans kapısını aralayabileceğimizi anlattım Selim'in gözlerinde saçan umut ışıkları bir anda olsa, gömdüğüm umutlarımı yeşertebileceğimi hissettirdi bana, bende şendim çocuklar gibi.

Her akşam Kasımpaşa’nın Haliç'e bakan tepelerinde, gün ışığına kavuşan deli taylar misali koşardı Selim, fırsat bulduğu her an ve her alan onun için antrenman ve alanıydı.

Ama âşık oldu, zor bela bulduğumuz oto yıkamacıda kazandığının hesabını veremeyince, vakitsiz kayboluşlarından zaten anlamıştım. Geçen zaman zarfında aldığı kontörlerle bakkal amcamızı zengin edemediyse de her halde en iyi müşterisi listesine girivermişti bizim selim, kontörcü selim'e çıkmıştı adı, son duyanda bendim zaten

Sevgilisi yöremizin aşiret reislerinden birinin kızıydı epeyce de zenginlerdi. Oldukça güzel ve alımlıydı, yürürken güzelliğine hayran olmayıp bakamayacak kimse olabileceğini zannetmiyorum. İstanbul’un en şaşalı okullarından olan Sabancı Üniversitesinde okuyordu. Uzun sürmedi bu aşk, kızın çevresi uygun göremediler Selim'i kıza, nasıl uygun görürdüler ki Tarlabaşı’nın o dar, ürkek sokaklarında tinerci ve kapkaççıların arasından süzülerek evine varıyordu böyle yaşayabilen biriyle olamazdı zaten, bitti Selim’in sevdası.

Selim vazgeçti antrenmanlardan kız olmadan turnuvalara katılmayacağını söyleyince çaresiz kızın okuluna gidip buldum ve oda özlediğini âşık olduğunu ve geleceğine dair söz verdi. Selim duyunca sevinçten hayallere dalıp kuş oldu uçtu yanımda. O gün gelip çattı o bildiğimiz büyük kulüp gözlemcilerinin bulundukları turnuvanın yapılacağı Karagümrük stadındayız, Selim fır dönen gözlerle tribünlere bakarken henüz kız ortalıklarda görünmüyordu. Maça Selim iyi başladı ama kırgınlığı henüz vardı kıza dair, tam veremiyordu kendini gene de gözlemcilerin olumlu tepkilerini görebiliyordum. Bir anda selim hızlanınca kızın geldiğini tahmin edip yan tarafa yöneldim, yanında da bir kız arkadaşının daha olduğunu ve bana doğru geldiklerini gördüm. Selim o an kaleciden topu aldı ve futbol adına ne kadar güzellik besleyen görsel çalım ve hareket varsa hepsini sergileyerek karşı tarafın kalecisiyle bir anda karşı karşıya kalıverdi, her kes gol olacak o son vuruşu beklerken Selim yere yıkılıverdi. Dışarıda bekleyen ambülânsla Haseki hastanesine gittik, kız la beraber. Selim, kalbinin delik olduğunu biliyordu bence, gömdüğümüz umutlarımız adına ve aşkı adına bunu bizden sakladı, şimdi dışarıda bankoya oturup iki eli havada dua edip ağlayan kıza bakıyorum bu nasıl sevgidir ve nasıl adalettir Sevmeye dair.

Ey kara sevda meleği.

Günlerden Pazar ve ben söylenen söylencelerden dolayı, işkencelerden geçmiş tutuklu gibiyim duygularım acıyor, yüreğim sızlıyordu hak etmediğim halde adım karamsar İdo’ya çıkmıştı yediremiyordum kendime sadece hayat bana hep acı ve gerçek yüzünü göstermişti çabuk olgunlaşmıştım ve bu, çevremde karamsarlıkla eş değer görülüyordu. Onlara nazaran daha realist ve verilerle hareket ediyorum doğrumu yum, yanlışı mıyım böylesi kendimle girdiğim gel git savaşımı esnasında karşılaşmıştım onunla.. yani selim'le.

Ben iyi bir futbolcuydum zamanında ama devam edemedim. Hayata herkesin baktığı pencereden bir türlü bakamıyor, hülyalara dalamıyordum. Beceremedim yani oyuncu olmayı gerçi hayat denen bu koskoca sinema sahnesinde de iyi bir oyuncu olduğum söylenemez ama gene de umutluydum.

Ağrı dağının kuş bakışında bulunan şirin köyümde mutlu olmaktı tek gayem. Olmadı, zamanla uyduk bizde göçerler kervanına, tuttuk İstanbul un yolunu. Köyümüzden farklı olmayan, ama köyümüze de hiç benzemeyen Kasımpaşa’nın arka sırtlarında unutulmuş bir mahalleye yerleştik. Bilemezdim, umutlarımız da gelişimizle beraber, gurbetin yollarına gömüleceğini.

Selim de bizim gibi hayatın savurduklarından, yani köklerinde koparılıp gurbete fırlattıklarından. Oturduk saray burnunda demli çaylarımızı yudumlarken "üzgünsün arkadaş" dedi bir anda hayır, umutlarımı gömdüğümü fark ettim, kat ettiğim gurbet yollarına’ dedim
İyi futbol oynadığını açıkladığı an gözlerimde bir şimşek çakarcasına irkildim.

Yardımcı olabileceğimi iyi bir antrenman ve çalışmadan sonra sezona hazırlanan kulüplerin gözlemcilerini düzenlenen turnuvalarda bulundurduklarını bu sayede de şans kapısını aralayabileceğimizi anlattım Selim'in gözlerinde saçan umut ışıkları bir anda olsa, gömdüğüm umutlarımı yeşertebileceğimi hissettirdi bana, bende şendim çocuklar gibi.

Her akşam Kasımpaşa’nın Haliç'e bakan tepelerinde, gün ışığına kavuşan deli taylar misali koşardı Selim, fırsat bulduğu her an ve her alan onun için antrenman ve alanıydı.

Ama âşık oldu, zor bela bulduğumuz oto yıkamacıda kazandığının hesabını veremeyince, vakitsiz kayboluşlarından zaten anlamıştım. Geçen zaman zarfında aldığı kontörlerle bakkal amcamızı zengin edemediyse de her halde en iyi müşterisi listesine girivermişti bizim selim, kontörcü selim'e çıkmıştı adı, son duyanda bendim zaten

Sevgilisi yöremizin aşiret reislerinden birinin kızıydı epeyce de zenginlerdi. Oldukça güzel ve alımlıydı, yürürken güzelliğine hayran olmayıp bakamayacak kimse olabileceğini zannetmiyorum. İstanbul’un en şaşalı okullarından olan Sabancı Üniversitesinde okuyordu. Uzun sürmedi bu aşk, kızın çevresi uygun göremediler Selim'i kıza, nasıl uygun görürdüler ki Tarlabaşı’nın o dar, ürkek sokaklarında tinerci ve kapkaççıların arasından süzülerek evine varıyordu böyle yaşayabilen biriyle olamazdı zaten, bitti Selim’in sevdası.

Selim vazgeçti antrenmanlardan kız olmadan turnuvalara katılmayacağını söyleyince çaresiz kızın okuluna gidip buldum ve oda özlediğini âşık olduğunu ve geleceğine dair söz verdi. Selim duyunca sevinçten hayallere dalıp kuş oldu uçtu yanımda. O gün gelip çattı o bildiğimiz büyük kulüp gözlemcilerinin bulundukları turnuvanın yapılacağı Karagümrük stadındayız, Selim fır dönen gözlerle tribünlere bakarken henüz kız ortalıklarda görünmüyordu. Maça Selim iyi başladı ama kırgınlığı henüz vardı kıza dair, tam veremiyordu kendini gene de gözlemcilerin olumlu tepkilerini görebiliyordum. Bir anda selim hızlanınca kızın geldiğini tahmin edip yan tarafa yöneldim, yanında da bir kız arkadaşının daha olduğunu ve bana doğru geldiklerini gördüm. Selim o an kaleciden topu aldı ve futbol adına ne kadar güzellik besleyen görsel çalım ve hareket varsa hepsini sergileyerek karşı tarafın kalecisiyle bir anda karşı karşıya kalıverdi, her kes gol olacak o son vuruşu beklerken Selim yere yıkılıverdi. Dışarıda bekleyen ambülânsla Haseki hastanesine gittik, kız la beraber. Selim, kalbinin delik olduğunu biliyordu bence, gömdüğümüz umutlarımız adına ve aşkı adına bunu bizden sakladı, şimdi dışarıda bankoya oturup iki eli havada dua edip ağlayan kıza bakıyorum bu nasıl sevgidir ve nasıl adalettir Sevmeye dair.

Ey kara sevda meleği.


image
Kaza, saat 02.00 sıralarında meydana geldi. Mezuniyet töreninden dönen Trakya Üniversitesi Çerkezköy Meslek Yüksekokulu öğrencilerini taşıyan Cihan Ünal yönetimindeki 34 VH 4643 plakalı ‘Renault Megane' marka otomobil, aşırı hız sonucu direksiyon kontrolü kaybolunca bariyerlere çarptı. Çarpmanın etkisiyle yaklaşık 150 metre savrulan araç içerisindeki 9 kişiden 20 yaşındaki Ayten Topuz kaza yerinde ve Sündüz Kocabalta ise kaldırıldığı Bakırköy Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti.

Diğer yaralılar Cihan Ünal (20), Nurcan Aktaş (23), Emre Kılıç (19), Merve Meriç (19), Ünal Demir (20), Hilal Kaba (21) ile ismi belirlenemeyen bir kişi Esenyurt Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Yaralılardan bazılarının sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu belirtildi.


Kazada ölen Ayten Topuz'un erkek arkadaşı dakikalarca genç kızın cesedi başında ağlayarak sinir krizi geçirdi. Cesede dokunan genç adam, “Hani yoktu vazgeçmek, hani beni bırakmayacaktın bitanem” diye isyan etti. Adı öğrenilemeyen bu kişi polis memurları tarafından cesedin başından güçlükle uzaklaştırılabildi.



Hastaneye kaldırılan yaralıların yakınları sinir krizi geçirdi. Jandarma tarafından güçlükle sakinleştirilen çift çocuklarının bulunduğu hastaneye gönderildi.


ßir Şizofrenin Aşkı
image

Babam öleli 12 yıl olmuştu ve ben 20 yaşına geldiğimde babasız olmaının acısını artık çok daha iyi anlıyordum.
Annemle birlikte küçük ama mutlu bir dünya kurmuştuk kendimize.Mevsimlerden bahardı,sokaklarda parklarda dolaşıyordum.
Bu bahar daha bir çoşkulu hissediyordum kendimi.Birçok arkadaş edinmiştim.Mehmet,Can Canı'ın kuzeni Merve ve daha birçoğu...
Her gün belirli saatlerde buluşup eğlenceli dakikaler yaşıyorduk.Onlarla o kadar eğleniyordum ki işe dahi gitmiyordum.

Yine işe gitmediğim bir günde yalnız başıma dolaşırken arkadaşlarımla her zaman oturduğumuz parkta gördüm onu.O kadar güzeldi ki..
Bir süre çevresinde dönüp beni fark etmesini umdum ama bana hiç bakmıyordu.Tam umutsuzluğa kapılmışken son bir cesaretle yanına yaklaştım ve
"Oturabilir miyim?" diye sordum.Deniz mavisi gözleriyle bakıp ,küçük bir tebessümden sonra."Oturabilirsiniz" dedi.Kalbim heyecandan deli gibi çarpıyordu.
Ne söyleyeceğimi bilemiyordum.Sonra kısık bir sesle,"Adım Vedat," diyebildim.Bana dönüp "Nazlı" dedi.Bir süre sonra telefonlarımızı birbirimize verdik
ve ayrıldık.Akşsam olanları anneme anlattım.Annrm gözlerimdeki mutluluğu fark edince çok sevinmişti.


Arkadaşları bize davet ettim

İlerleyen günlerde Nazlı ile daha sık görüşür olduk. Zaman ilerledikçe ona daha çok bağyaaıyordum.O hayatıma girdikten sonra işe gitmeye bile başlamış,diğer
arkadaşlarımla da daha az görüşür olmuştum.Arkadaşlar sitem edince kendimi affettirmeye, onları akşsam yemeğine davet ettim. ve hazırlık yapmak için erkenden eve
gittim.Anneme arkadaşlarımın geleceğini ve güzel bir yemek yapmak için hazırlığa başlamamamız gerektiğini söyledim.Akşsam gelip çatmıştı.Kapı çaldı, hemen koşup açtım
.Arkadaşlar gelmişti.Onları salona alıp sofrayı hazırlamak için mutfaktaki anneme yardıma gittim.Sofra hazırlandıktan sonra salona geçip onları içeri çağırdım.
Arkadaşlarımı masaya alırken annemin bakşlarındaki korku ve şaşkınlık ifadesine bi anlam verememiştim.Tam arkadaşlarımı tanıtıyordum ki annem büyük bir feryatla
masadan ayrılıp gitti.Olanları bir türlü anlayamıyordum.Arkadaşlardan özür diledim ve yemeğe başladık.Yemeğin ve sohbetin ardından arkadaşlar gitti.Annemin odasına
olanları sorduğumda hiç cevap vermedi.Sadece yüzüme bakıp ağlıyordu.

Eve gelen misafir

Aradan 3 ay geçmişti. Arkadaşlarla ve özellikle Nazlı ile görüşmelerimiz iyice sıklaşmıştı.
Bir ara anneme sözü Nazlı'dan açıp onunla birbirimizi ne kadar sevdiğimizi ve evlenmek istediğimizi
anlattım.Annem mutlu olmamdan gülüyordu.Ama gözündeki korkuyu ve acıyı hissedebiliyordum.Öbür gün iş
dönüşü eve geldiğimde bir misafir vardı.Tanıştıkve annem o arada kayboldu.O adam bana tuhaf sorular
sorup durdu.1-2 saat oturduktan sonra annem gelip misafiri yolcu etti.Anneme gelenin kim olduğunu sorduğumda
doktor olduğunu söyledi."Yoksa hasta mısın?" dedim.Annem doktrun benim için geldiğini ve sadece genel bir
kontrol yaptırmak istediğini söyledi.Sabah erken kalkıp hastaneye gittik ve bir çok testten geçirildim.
Bir kaç saat sonra doktor gelip hiçbir şeyimin olmadığını söyledi ve annemi odasına çağırdı.Akşam eve
geldiğimde annemin gözleri ağlamaktan şişmişti.Ne olduğunu sorduğumda, "Bir cenazeye gittim,çok etkilendim,"dedi.


Artık Nazlı ile hemen hemen her gün görüşüyorduk.Her geçen gün ona olan aşkım içimden taşacak gibi oluyordu.Eve erken
döndüğüm bir gün misafirler olduğunu gördüm.kimse beni fark etmedi.Mutfağa gidip atıştırırken ister istemez konuşulanlara kulak misafiri
oldum.Konu bendim ve annemin niye böyle üzgün olduğunu o an anladım.Meğer hastane , doktor hep bu yüzdenmiş.Meğer ben şizofreni hastasıymışıım
adını bie bilmediğim bu hastalık beni hayal dünyasında yaşamama neden oluyomuş.Misafirler gidene kadar ortaya çıkmadım
Annem onları geçirince beni arkasında gördü ve "Birşey duydun mu?" der gibi yüzüme bakıyordu.Ona, "herşeyi duydum," dedim.
Kadıncağızın gözleri dolmuştu ve bana sarılarak ağladı.Ona üzülmemesini ve kendimi çok iyi hissettiğmi söyledim ama gerçekten korkmuştum.
Bana arkadaşlarımı davet ettiğm gün hasta olduğumu anladığını söyledi.Annemin anlattığına göre benim hiç arkadaşım yoktu.Eve davet ettiğim
kişiler tamamen hayal ürünüydü.Annemin hazırladığı sofrada sadece ben oturmuştum ve sanki arkadaşlarım varmış gibi saatlerce o hayali varlıklarla konuşmuştum.


Ya Nazlı da hayalse?

Hiçbirşey umurumda değildi.Her şey, bütün bir Dünya hayal olabilirdi ama ya Nazlı...Ya o da hayalse? Bu ihtimal beni delirtmeye yetiyordu.Annem birçok ilaç getiriyor ve
bunların rahatlamam için olduğunu söylüyordu.Ama ben zaten rahattım.İşten ayrıldım ve aradan 3 gün geçtikten sonra dışarı çıktım.Her zaman gittiğimiz parka gittim.Arkadaşlar yine
oradaydı.Aslında belki oradan hiç ayrılmamışlardı.Onlarla konuşurken parktaki diğer insanların alaylı alaylı güldüğü fark ettim.O gülen insanlara,"Siz gerçek değilsiniz!" diye bağırdım.
Ama onlar sadece gülüyorlardı.Peşimi bırakmalarını söyledim.Nereye gidersem onlarda benimle beraberlerdi.İlaçlar beni iyice dağıtmıştı.Düşüncelerimi toplayamıyordum.Arkadaşlar da yavaş yavaş
benden uzaklaşıyorlardı.Nazlı'yı aramaktan korkuyordum.Çünkü ararsam Nazlı diye birinin olmadığını anlayabilirdim.Bir gün dayanamayıp aradım ve her zamanki yerimizde buluştuk.Ona bir yandan
başıma gelenleri anlatırken diğer yandan da çevredeki insanları süzüyordum.Yine bana gülmelerinden korkuyordum..Eğer bana gülüyorlarsa bu Nazlı'nın olmadığını gösterecekti.Evet çevredeki
insanlar yine bana alaylı bakıyorlardı ama bu defa gülmüyorlardı.Nazlı olayı beni gün geçtikçe bitiriyordu.

Bir gün anneme Nazlı'yı eve getireceğimi söyledim.Annemin gözleri kocaman oldu.Yine bir hayali eve getireceğimden korkuyordu.Ama ben kendime güveniyordum.Nazlı bir hayal değil gerçekti.
Annem isteksiz olsa da benim ısrarımla kabul etti.Öbirgün Nazlı'yla buluştuk ve ona ,"Seni biraz sonra anneme götüreceğim," dedim.Nazlı çok telaşlandı.Hazırlıksız olduğunu söyledi ama ben ısrar edince
kabul etti.Artık geri dönüş yoktu.Biraz sohbetin ardından eve doğru yola koyulduk.Sokağa gelip eve yaklaştığımızda son bir kez kulağına eğilip "Seni çok seviyorum," dedim.Eve geldik,kapıyı çaldım.Annem
kapıyı açtığında ben önden girip ayakkabılarımı çıkardım ve Nazlı'yı içeri aldım.Anneme bakıp gözlerimle Nazlı'yı işaret ederken kalbim duracaktı sanki.Annemin gözlerindeki yaşı görünce olduğum yere yığıldım.
Demek yine hayaldi...Ama annemin ağzından çıkan şu kelimeler benim için o an bir dua kadar kutsaldı; "Hoş geldin, güzel kızım,,,"

Alıntıdır

image

Aloo aşkım naber?
- Kızlarla oturuyoruz aşkım. Sen nasılsın?
Bende ne yapayım. Akşama kadar yoruldum ya.
- Biz de çok yorulduk bugün.
Aşkım benim burada işim bitti.
- İyi o zaman ne güzel dinlenirsin;
Aşkım diyorum ki oraya geleyim madem.
- Neden?
Ya seni özledim ne yapayım burada.
-Gelme.
Neden öyle diyorsun?
- İstemiyorum gelme.
Ya mutlaka bir sebebi vardır ama.
- Bir sebebi yok, gelme diyorum.
Mutlu olursun diye düşünmüştüm.
- Hayır, seni istemiyorum yanımda.
Ne diyorsun sen?
- Seni istemiyorum diyorum.
Daha az önce gelme teklifimi yapmadan önce aşk dolu mesajlar çekiyordun. Beni çok sevdiğini söylüyordun.
- Onların hepsi bir yalandı.
Asıl sen yalan söylüyorsun. Ben oraya geliyorum.
- Gelme yanıma diyorum sana, bu şehri terk eder giderim. Gelme.
Ne demek gelme yaa..
- Senden ayrılmak istiyorum.
Anlamadım?
-Senden ayrılmak istiyorum dedim.
Ya saçmalıyorsun ne oldu durduk yere? O kadar emek, fedakarlıklar ne olacak? Hem oraya gelme teklifimi yapana kadar böyle bir düşüncen yoktu.
- Artık seni istemiyorum, gelme yanıma.
Aşkım yapma, seni çok seviyorum. Buna dayanamam ben.
- Kapatıyorum, gelme dedim sana, gelme!
Böyle düşünmene bir anlam veremiyorum. Emeklerimizin boşa gitmesine göz yumamam. Oraya geliyorum. Sana deli gibi sarılacağım.
- Boşu boşuna 10 saat yol çekme. Göremezsin beni. Kaçar giderim.
Ben geliyorum. Otobüse binip geliyorum. Ne demek durduk yere senden ayrılmak istiyorum demen yaa
- Ben seni istemiyorum yaa.. Gelme dedim sana.
Sen öyle düşün istediğin kadar. Ben geliyorum.


Aynı gün Saat: 01:00


Otobüs kalkmak üzere, sabaha oradayım
-Sana gelme diyorum.. Neden hala gelmek istiyorsun, seni istemiyorum ben.
Bu kadar basit mi her şeyi yok etmek.
-Sorgusuz sualsiz yaşamak istiyorum ben artık.
Saçmalama, çocuk muyuz biz? Nedir bu düşüncen? Daha gelmek istediğimi söylemeden hemen önce beni çok sevdiğini söylüyordun. Ben her ne olursa olsun geliyorum. Otobüsün yanındayım ve birazdan bineceğim.
- Ne yaparsan yap, beni göremeyeceksin.
Otobüs kalkıyor, ben biniyorum. Sabaha görüşürüz aşkım.
- Bana aşkım deme!
Tamam aşkım.
- Bak hala aşkım diyorsun… Ben senin aşkın değilim artık.
Sen öyle san, aşkımsın sen benim. Kapatıyorum, otobüse bindim.


16 Ocak Saat: 08:30 DİNLENME TESİSİ


- Geldin değil mi? Ama heveslenme, yüzümü göstermeyeceğim sana.
Biraz sonra yanındayım. Daha gelmedim, dinlenme tesisindeyim. Yolda da hiç uyumadım. Gözlerim patlayacak artık.
- Beni ilgilendirmiyorsun. Gelme diyorum sana, bu şehre gelmeden git, geri dön.
Yolumdan dönmem. Görüşürüz aşkım.


Saat: 10:20


İşte karşındayım. Ben geldim..
- Boşuna geldin, öğlen otobüsüyle geri döneceksin.
Sarılmak istiyorum sana. Sana sarılmaya geldim ben.
- Hiçbir şey hissetmiyorum. Boşuna sarılıyorsun.
Seni çok seviyorum, bu ilişkiyi bitiremem.
- Bütün okul bize bakıyor, yapma.
Beni kimse ilgilendirmiyor, sadece sen ilgilendiriyorsun. Seni çok seviyorum. Ayrılmak istemiyorum..
- Çek şu ellerini, git diyorum.
Gitmeyeceğim.
- Uzatma artık git yanımdan.
Bu çiçeği sana aldım aşkım.
- Bana ne. İstemiyorum. Sadece senden ayrılmak istiyorum.
Açıklaman ne? Mantıklı bir şey söyle. Ne ayrılığı ya? Daha dün sabah nasıldık? Akşama fikirlerin nasıl bu kadar çabuk değişebildi dün?
- Uzun süreden beri vardı bu düşüncem.
Yalan söylüyorsun. Hadi gidelim aşkım yapma artık ne olursun, yalvarıyorum sana.
- Yalvarmayı bırak artık.
Arkadaşların da bekliyor, hadi yürüyelim artık. Lütfen.
- Tamam yürüyelim, ama biraz sonra geri döneceksin.
Hayır.


Saat: 12:30


Bugün gitmek istemiyorum.
- Hayır biraz sonra otobüse binip geri döneceksin.
Gitmek istemiyorum dedim ya, nasıl biter bu ilişki? Saçmalıyorsun. Ne derdin var durduk yere. Önümüzdeki sene nişan yapacaktık. Bu ciddiyetimiz nasıl bir anda bitebilir?
- Seninle yaşamak istemiyorum.
Bende sensiz yaşamak istemiyorum. Gitmek istemiyorum yanından. Zaten yanına gelmek için fırsat kolluyordum. Zaman bulunca da geldim işte karşındayım.
- Boşuna geldin, bitti artık.
Bugün gitmiyorum ben. Akşam her şeyi konuşalım.
- Konuşacak bir konu yok. Bitti.
Gitmeyeceğim. Yüzsüzlük yapmak istiyorum. Aşığım sana. Gitmiyorum bir yere.


Saat: 17:00


Her şey çok güzel olacak. Zaten olumsuz neyimiz var bizim? Sana aşık oldum ben. Sen de bana aynı şeyleri söylüyordun. Hani hiç bırakmayacaktın beni? Senden vazgeçemem. Her şeyimsin sen. Aşk çocuk oyuncağı mı?
- Bugün burada kaldın, tamam. Ama yarın gideceksin. Dinen bugün.
Arkadaşların bile gözleriyle bir sorunumuz olmadığını görüyor. Onlar da benim haklı olduğumu biliyor. Seninle sorgusuz, sualsiz birlikte olacağımız günleri beklerken ben bu ayrılığa dayanamam. Bütün planlarımı sana göre yapıyorken senden vazgeçemem. İyice düşün bu gece.
- Aynı odada uyumayacağız. Bunu biliyor musun?
Tamam, aynı odalarda uyumayalım. Ben evlenene kadar elini tutmamaya bile razıyım. Sana aşığım.
- Düşüneceğim gece boyu. Tamam. Şimdi kızların yanına geçelim. Yemek hazırlayacağız.
Tamam aşkım.


Saat: 19:30 YEMEK VAKTİ…

- Yemek yesene.
Hiçbir şey yemek istemiyorum.
- En son ne zaman yedin?
Dünden beri bir şey yemiyorum.
- Geldiğinden beri 2 paket sigara bitirdin. Yemek ye.
Yemeyeceğim. Sigara içeceğim.
- Sen bilirsin.


Saat: 01:00 UYKU VAKTİ


Aşkım lütfen bu ilişkimiz bitmesin. Ortada çok ciddi emeklerimiz var. Yarın ben bu şehirden gitmek istemiyorum. Şimdi uyuyalım ve sen de bu ilişkinin bitmemesi için çaba sarfet. Yolumuza devam edelim. Vazgeçmeyelim.
- Düşüneceğim bakalım.
Allah rahatlık versin. İyi geceler, tatlı rüyalar, seni çok seviyorum.
- İyi geceler. Sabah uyandırırım. Kapını kapatıyorum.
Tamam aşkım.


17 Ocak Saat: 08:00-


Hadi kalk kahvaltı hazırlıyor kızlar.
- Kalksana hadi, dışarıda işimiz var.
- Aşkım hadi uyan artık yaaa..
Uyandım aşkım. Günaydın.
- Aşkım demesem uyanacağın yoktu.
Uyanmam için mi aşkım dedin?
- Evet.
Ellerini bırakmak istemiyorum ben ya.. Gözümü açar açmaz nasıl ağlatabiliyorsun beni böyle?
-Daha karar veremedim.
Bitmesin lütfen. Gözlerime bak. Sende ağlıyorsun.
-Bugün öğlen 13:00 otobüsüyle gidiyorsun.
Sevmiyor olsan, ağlamazsın. Gitmek istemiyorum ben.
- Sevmiyorum hayır. Gideceksin.
Hayır.


Saat: 08:30 KAHVALTI ZAMANI


- Bir dilim ekmek yedin. Bir şeyler yesene..
Canım hiçbir şey istemiyor.
- Geldiğinden beri bir şey yemedin. Kendine yazık ediyorsun.
Çok bencilleşmişsin. Durduk yere 2-3 dakika içerisinde nasıl bu ayrılık düşüncesine bürünebiliyorsun? Çok bencillik yapıyorsun. Her şey harika giderken, bu yolda beni nasıl yalnız bırakıyorsun? Nasıl bu kadar acımasız olabiliyorsun?
- Ben böyleyim,artık bencilim.
Sigaramı uzatır mısın?
- Hayır, kahvaltı yap.
Sigaramı uzat dedim. Çay ve sigara içeceğim.
- Al hepsini iç..


Saat: 09:30 EVİN İŞLERİ İÇİN OTOBÜSLE ÇARŞIYA….


- Elimi bırakır mısın?
Hayır bırakmak istemiyorum. Yanındayım. Gitmeyeceğim de.
- Gitmezsen gitme, kal. Boşu boşuna kalırsın.
Yanındaysam mesele yok aşkım. Dünü ve bugünü çabuk unutacağız.
- Hayır, gidiyorsun bugün öğlen otobüsüyle.
Olamaz ya…
- Elimi neden fırlatıyorsun bütün otobüs bize bakıyor.
Kendimi tutamadım artık. Yeter ya. Bu kadar da olmaz ki.


10:30 ÇARŞIDAN DÖNÜYORUZ-


Sen duraktan bin, ben kuaföre gideceğim.
Hayırdır neden?
- Pınar’ ın işi var kuaförde. Onu yalnız bırakamam şimdi. Sen eşyaları al benden şimdi. Eve git, ben gelmeden de bir yere gitme.
Hem kovuyorsun, hem de gitme diyorsun. Bu ne demek?
- Ben gelmeden gitme dedim.
Eşyaları eve bırakıyorum ve bavulumu alıp gidiyorum..
- Ne yaparsan yap ya…

12:00 EVE GELDİ-


Hani gidecektin?
-Bekle dedin, bekledim. Belki fikirlerin değişmiştir. Üzerimi değiştirdim ve seni bekledim. Ben senin yanından ayrılmak istemiyorum. Sensizken nefes alamıyorum. Bitmesin..
- Bu ilişki artık bitti. Seni sevmiyorum ve istemiyorum artık.
Bu düşüncelerin nasıl 2 dakika içerisinde oluştu anlayamıyorum. Daha gelme fikrimi söylemeden önce telefonda nasıl konuşuyorduk? Bağıra bağıra beni sevdiğini söylüyordun. İnanamıyorum..
- Bana bıraktığın manevi değeri yüksek olan yastığı, sen yanımda olmadığın zaman kullandığım nevresimi, resimleri, hediyeleri her şeyi al ve git.
Her şeyi bırakıyorum. Ve gidiyorum. Bir insan bu kadar acımasız ve bencil olabilir.. Ne halin varsa gör.
- Bencilim evet.
Taşsın sen. Böyle bir kalp bir anda nasıl oluşabildi bilemiyorum. Bir insanda Allah korkusu olmalı. Böyle davranarak hiçbir şey kazanamazsın. Başka bir şey demiyorum..Taşsın taş!…

(Saat: 12:15: Pencereden arkamdan bakışlarıyla beraber evin önündeki durağa gidiyorum.. Otobüs 10 dakika içerisinde geliyor ama o 10 dakika ömürden ömür götürüyor. Bir paket sigaranın içerisinde, tek nefeste boğuluyorum…)


12:50 OTOBÜS BİLETİ SATIŞ BÜROSU


Alo, pardon rahatsız ediyorum. Otobüs firmasındayım ama bilet yok. İstersen sende ara ve sor. Yanında olmak istiyorum.. Başka çarem yok..
- Beni ilgilendirmiyorsun, git otelde yat. Bana ne? Paran yoksa da git sokakta yat. Bu eve giremezsin bir daha. Bitti!.. güle güle..
İnanamıyorum sana. Sebepsiz yere bitirdiğin bu ilişki ile birlikte bana nasıl böyle sözler sarfedebiliyorsun? Suçum günahım nedir benim? Ne yaptım sana ben?
-Aktarmalı git. Bir yere git işte…
Hiçbir yere bilet yok diyorum, seni anlayamıyorum. Peki öyle olsun. Gururumu yerlere serdin, her şeyi altın tepside sundum sana, senden sadece bu tepsinin üzerine küçük de olsa bir şeyler eklemeni bekledim. Bu kadar zor senin için bu ilişki değil mi? Arkadaşların da her şeyi gördü. Ortada hiçbir sebebin olmadığını onlar da biliyorlar. Ben yine de teşekkür ederim sana. Allah’ a havale ediyorum seni.. Sana hakkım helal değil. Bunu hak etmedin çünkü. Hiçbir şeyi hak etmedin sen bu son olayla birlikte. Her şeyi silip süpürdün. Kendinle bu davranışlarından dolayı gurur duyabilirsin..
Hoşça kal…


3 Gün Sonra Bir Telefon


Alo. Efendim?
- Merhaba.
Merhaba.
- Nasılsın?
Arayacağını biliyordum. İyi değilim.
- Yanlış anlamanı istemiyorum. Son kez arıyorum. Sağlığından şüphe ettim ve nerede kaldığını, nereye gittiğini merak ettim. Senden hakkını helal etmeni istiyorum. Hakkını helal et.
Ben telefonu acaba diyerek açtım. İlişkimiz için bir özür telefonu beklerken, nasıl bunu merak edebiliyorsun? Madem bencilsin, bencil bir hayat istiyorsun, neden beni merak ediyorsun? Ayrıca, benden hakkımı helal etmemi bekleme. Nasıl olur da o yaşadıklarımdan sonra hakkımı helal etmemi istiyorsun?
- Peki, kapatıyorum
Gitmeee, seni çok seviyorum aşkım.
Kapattı...

 
   
Bugün 8 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol